Bir Sahil Kasabası Karasu

Doğup büyüdüğüm yer değil belki ama Karasu’yla tanışalı yıllar oldu. İlk kez bir yaz tatilinde gelmiştim, denizine girmek için. O gün bugündür arada kopup kopup gelirim bu sahil kasabasına. Son birkaç yıldır da daha yakından takip etmeye başladım.

karasu sahili

Karasu, Sakarya’nın Karadeniz’e açılan kapısı. İstanbul’dan arabayla iki buçuk – üç saatte geliyorsunuz. Otoyolu var, ulaşım kolay. Yol boyunca ne zaman ormanlık alanlar başlasa, “az kaldı” duygusu sarıyor insanı. Bilen bilir.

Sahili upuzun ve kum. Bildiğiniz Karadeniz kumu ama ayağı yakan cinsinden değil. Deniz bazen dalgalı olur ama kıyıya oturup uzun uzun bakınca her şey bir süreliğine unutuluyor. Kalabalık da belli dönemlerde olur; yazlıkçılar, haftasonu kaçanlar, günübirlik gelenler…

Karasu’yu sadece yazla sınırlamak yanlış olur. Çünkü son yıllarda buraya sadece tatil için değil, yaşamak ya da yatırım yapmak için gelenlerin sayısı epey arttı. Neden mi? Çünkü hem doğa içinde, hem sahil kasabası tadında, hem de hâlâ büyük şehirlerin gerisinde kalmış bir huzur var burada.

Ev fiyatları hâlâ İstanbul’a göre uygun. Her yerden göç alan bir yer hâline geldi. Komşum mesela Malatya’dan gelmiş, yan sokaktaki kadınsa Bursa’dan taşınmış. Herkesin bir hikâyesi var. Ve bu hikâyeler burada bir şekilde birbirine karışıyor.

Karasu üzerine bu siteyi kurma sebebim de biraz bu. Yani sadece bilgi vermek değil; gerçekten burada yaşamak nasıl bir şey, neyle karşılaşırsınız, ne kazanırsınız, neye dikkat etmeniz gerekir — hepsini paylaşmak istiyorum. Belki bu yazıları okuyan biri buraya taşınır, belki bir yazlık alır, belki sadece günübirlik gelir ama “iyi ki gelmişim” der.

Zaten mesele de bu değil mi?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top